Sayfalar

Mavi Betty – Betty Blue (1986)


Kitap : Betty Blue
Yazar : Philippe Djian
Yayınevi : Ayrıntı Yayınları
Basım Tarihi : 2010
Sayfa Sayısı : 368
Boyutları : 14x20 cm
.
Kitap link : http://www.idefix.com/
.
Book: Betty Blue
Writer : Philippe Djian
Publisher : Little, Brown Book Group
Publish Date : 1998
Pages: 352
Dimensions : 5 x 1 x 7.6 inches
.
.
Konu: Hemen belirtelim: Elinizdeki roman "yırtıcı" bir aşkı anlatıyor. "Aşk"ı, mutluluk ve evlilik beklentileriyle yaşamak isteyenlere göre bir kitap değil; hiç değil!.. Sakin bir hayattan yana olan-lar, pembe rüyalarının yıkılmasından korkanlar, okumasınlar...
Eleştirmenlerce bir mit, içtenlikle ve cesurca kaleme alınmış bir roman olarak nitelendirilen Betty Blue, barlarda çalışan bir kadınla bir musluk tamircisinin, yani sıradan insanların, yani anti-kahramanların aşklarını yaşamak ve kaderlerini değiştirmek için verdikleri mücadeleyi anlatır. Kadın, çağdaş dünyanın sahteliklerine ve alçaklıklarına karşı öfkesini dizgin-lemeyen biridir. Hayata karşı çırılçıplaktır, korunmasızdır; hiçbir hesabı yoktur. Erkek, yalnızlık ve nesnelerin anlamsızlığı konusunda deneyimli, isyanını gerçekleştiremediği için kendini için için yiyen bir kuşağa mensuptur. Minyatür bir hayat kurmak için dünyanın ıssız bir köşesine gider. Bir kitap yazar ve unutur. Akşamları bira içerek güneşin batışını sey-retmeye razı olur. Bir gün kadın öfkesiyle, dişiliğiyle, sahici-liğiyle gelir. Erkeğin öfkesinin de giderek ateşlendiği cehen-nemin ayrıntılarına doğru uzanan bir yolculuğa beraberce çıkarlar... Farklılıklarına aldırmayanlarla, başlarını eğdirmek isteyenlerle kavga etmekten çekinmezler. Giderek bir bok çukuruna dönüşen dünyaya teslim olmazlar. Yaralanırlar. Yaralarlar.

Romanın bir yerinde erkek 'öyle der: "Hayatta birtakım he-defler saptamak, kendini zincire vurmaktır." "Mutluluk'un var olmadığını, Cennet'in var olmadığını, kazanılacak ya da kaybedilecek hiçbir şey olmadığını ve hiçbir şeyin özünün değiştirilemeyeceğini" anlamak gerekir. "Ve bundan sonra insana sadece ümitsizliğin kaldığına" inanmak bir kere daha yanılmaktır. "Çünkü ümitsizlik de bir yanılsamadır."

Kaderine razı olmayanların, öfkesini kontrol etmek istemeyen-lerin, yüreğinde ateş yananların romanı... Yeraltı edebiyatının en "yırtıcı" örneklerinden biri... (Tanıtım Bülteninden)
.

Film : Mavi Betty – Betty Blue (1986)
.
Yönetmen : Jean-Jacques Beineix
Senaryo : Jean-Jacques Beineix
.
Oyuncular : Jean-Hugues Anglade – Zorg, Béatrice Dalle – Betty, Gérard Darmon – Eddy, Consuelo De Haviland, Clémentine Célarié, Jacques Mathou, Vincent Lindon, Dominique Pinon
.
Konu : Betty, güzel ve çekici bir bayandır. Şans eseri Zorg’la tanışır ve aralarında cinsel yönden başlayan bir ilişki daha sonra büyük bir aşka dönüşür. Betty'nin hamile kalıp, çocuğunu düşürmesiyle Betty hırçınlaşır, kendine ve etrafındakilere zarar vermeye başlar.

Betty, güzel, seksi, umursamaz fakat haksızlıklar karşısında da tepkisini ortaya koyabilen sert bir kişilik. Zorg, ani bir ilişki gelişen kadın için yaşamaya başlıyor. Her şeyi o ve her şeyi onun için yapıyor. Betty'nin sert ve asi kişiliği Zorg'u etkisi altına alacak ve ikisinin de girdaplı, gelgitli bir yaşamı oluşacak. Film de aşk, tutku, saplantı, gerçeklik, rahatlık, özgürlük inanılmaz biçimde içiçe geçmeye başlıyor. Betty yaşamının monotonluğun da çok istekli olmasına rağmen kendi dengelerini kuramaz. Başkalarının oluşturduğu kurallar ağı içindeki öfke ve şiddeti büyütmeye başlar. Tabak kırmayla başlayan öfke nöbetleri, yangınlara hatta başka insanlara saldırmaya kadar varır. Öfke büyür, büyür ve sonuçta kendisine zarar vermeye başlar. Şiddetini kendisine yöneltir. Sanki filmin başında ki birkaç diyalog bu nöbetlerin habercisi gibi. Betty'nin erkeklere duyduğu kırgınlık ve kızgınlık şiddetin asıl nedeni. Zorg ise tam tersi bir yerde. En başından beri Betty'i anlamış, onun problemlerine çözüm olmaya çalışmış. Bu yüzden Betty de Zorg'a dört elle sarılmış. Zorg, arzu, öfke, hırçınlık gibi krizlerle kendini yavaş yavaş bitiren Betty\'e en büyük iyiliği yaptığını düşünerek olayı sonlandırmıştır. Sosuz sevginin sonu... Film yanmak üzere olan bir tencere ile başlayıp, kaynayan başka bir tencerenin görüntüsü ile son buluyor. Sanki filmin özeti gibi. Müzikler ise hemen tüm haber bültenlerinin jeneriğinde kullanılmış. Tutkulu bir aşk filmi gibi görünse de, yönetmen alttan alta kişilik bozukluğunu, saplantıyı, inceden inceden işliyor. İnanılmaz etkileyici bir film. (gugukkuşu)
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder